Batarya teknolojisi, elektrikli otomobil teknolojisinin sadece en önemli anahtar bileşenlerinden biri değildir. Aynı zamanda en çok araştırmaya ve teknolojik geliştirmeye ihtiyacı olan bir alandır batarya teknolojisi. Bataryanın, elektrikli otomobil için değer üretiminde 40% payı olduğu düşünülürse, bu alanın ne kadar önemli bir anahtar teknoloji olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Batarya Teknolojisi, Elektrikli Otomobilin ‘Benzin Deposu’
Ancak e-mobilite (elektro mobilite) için gerekli olan batarya teknolojisi, pek yeni bir teknoloji olmayan klasik batarya teknolojisi ‘ne oldukça yüksek ek talepler getiriyor. Bunlardan en önemlileri ağırlık, hacim, ömür (doldurma boşalma devir sayısı) ve elbette ki üretim maliyeti.
Herkesin bildiği kurşunlu-asitli batarya, elektrikli otomobillerde kullanabilirlilikten ve bu ek taleplerden çok uzak. Bir ‘benzin deposunun’ bu kadar zor bir iş olması, bu kadar da anahtar noktada olması, elbette elektrikli otomobilin aşılması gereken en yüksek engellerin başında geliyor.
E-mobilite alanda kullanılan batarya teknolojisi çeşitleri genellikle lityum-iyon bataryalardan oluşmaktadır. Bu çeşit bataryaların son yıllarda üretim maliyeti devamlı düşüş seyrinde olsa da, bugün geldiği düzeyde kWh başına 200€ ile 250€ arasındadır. Bir araştırmaya göre elektrikli otomobil teknolojisinin klasik otomobil teknoloji ile doğrudan rekabet edebilmesi için üretim maliyetinin kWh başına en fazla 130€ olması gerektiği kabul edilmektedir.
Yine bu araştırmada, 2030 yılına kadar enerji yoğunluğunun 300 Wh/kg üzerine çıkarılarak iki katına çıkarılmasının ve üretim maliyetinin yarısının altına düşürülmesinin (100 €/kWh) mümkün olduğu tespiti yapılmaktadır.
Batarya Fabrikaları: Yeni Oyun, Yeni Şans
Her ne kadar geçmiş yıllarda elektrikli otomobil batarya teknolojisi alanında daha çok LG, Samsung, Panasonic veya SK gibi asyalı şirketler daha etkin. ve hala alan hakimiyetine sahip olsalar da, son yıllarda amerikalı ve avrupalı şirketler de, aradaki mesafeyi kapatmaya yönelik yatırım atağına geçtiler.
2014 yılında Tesla-Panasonic ortaklığı ile Newada eyaletinde 35 GWh’lik dev kapasiteli batarya fabrikası kuracağını duyurdu (Tesla Gigafactory). Bu kapasite 2013 yılındaki dünyanın tüm ihtiyacı kadar büyüklüktedir.
Yatırım hacmi 4 ile 5 milyar $ arasında olan bu batarya fabrikası mart 2016 itibarı ile kısmen (14% oranında) tamamlanmış durumdadır. 2015 yılı sonbaharından beri Tesla’nın powerwall denen evlerde kullanılan enerji depolama bataryası hücrelerini üretmekte ve 2018 yılında tam kapasite üretime geçmesi ve yılda uygun fiyatla 500.000 elektrikli arabanın batarya ihtiyacını karşılaması bekleniyor.

Batarya Fabrikaları: Yarışı Kaybedenler
Avrupalı elektrikli otomobil üreticileri (ve aynı zamanda geleneksel otomobil üreticileri olanlar) ise kendi batarya fabrikalarını kurma yarışını sanki çoktan kaybetmiş durumdalar.
Dünyanın ikinci büyük otomobil devi ve 2018 yılına kadar e-mobilite de dünya lideri olmak isteyen VW şimdiye kadar kendi batarya teknolojisi fabrikasını kurma konusunda ‘dünüşüp taşınıyor’. Ve asyalı şirketlerine bağımlılığını ortadan kaldırmak için 10 milyar € kadar yatırım yapmayı düşünüyor.
Dizel egzoz atıkları krizinden sonra tekrar canlanan yeni strateji değerlendirmesinde geleceğin elektrikli otomobil olduğu tespiti, aslında oldukça geç sayılır. VW’nın dizel atıkları dolandırıcılığının getirdiği maddi yükün yanı sıra e-mobilite alanında ‘virajı’ alıp alamayacağı da merak konusu elbette.
Daimler büyük vaadler ile Almanya’nın doğusunda kurduğu Li-Tech fabrikasında 2015 yılında üretimi durdurduğunu açıkladı ve Smart modelinin batarya ihtiyacını karşılamak için ikinci bir deneme yapmaya hazırlanıyorlar.

BMW 2014 yılında Samsung ile yaptığı milyarlık bir anlaşma ile i3 ve i8 melez motorlu (benzinli ve elektrikli, hibrit motor) modelleri için batarya ihtiyacını dışarıdan karşılıyor.
Şimdi ise Tayland sanayi bakanı BMW’nin Tayland’da batarya fabrikası kuracağını, maliyetinin 57 milyon $ kadar olacağını ve 2017 ortasında yapıma başlanacağını duyurdu. BMW şirketi ise henüz bir yorumun mümkün olmadığını bildirdi.
BMW’nın orta ve uzun vadede batarya üretimi planları olduğu biliniyor. Sadece kendi ihtiyacı için değil, daha çok, oldukça kazançlı olan bu pazara girmek için. Ama aynı anda Samsung ile anlaşma gereği bu durumun en az beş seneden önce değişmesi mümkün olmadığı da belirtiliyor.
Sonuç
Klasik otomobil üreticisi olmayan Tesla’nın batarya teknolojisi alanına yaptığı dev yatırım bu sektörün devlerinin kış uykusuna hiçte nazik olmayan bir üslupla son verdi. Kazançlı ve rahat yılların sona ermesi, aradaki açığı artık kapatamama ve yok olma eşiğine gelme korkusu, artan bir hareketliliğe neden oldu. Sanırım bu hareketlilik e-mobilite alanında hızlı gelişmeye yol açacaktır.
Batarya teknolojisi alanındaki gelişme yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeyle de benzerlik gösteriyor. Bu da bize yerleşik sektörlerin büyük yapısal sorunlarının olduğunu gözler önüne seriyor. Tekel ne kadar büyük ise yapısal sorunlar, aldatıcı rahatlık da o kadar büyük oluyor.
İşin iyi yanı ise, eski uyuşuk kafalar yok oluyor, yeni taze fidanlar yeşeriyor.
Yakın gelecekte e-mobilitenin anahtarı olan ve deger üretiminde 40%’lık payı olan batarya teknolojisi kimlerin bu pastadan ne kadar pay alacağını bizlere gösterecektir.